Kullanıcı Girişi | Günün Haberleri | Dünden Kalanlar | Arşiv | İletişim
Tarihi değiştiren destan: Çanakkale
Bugün 18 Mart Şehitleri Anma ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 94. yıldönümü
06.07.2009

Bu haber Demo kullanımı ve test amacı ile girilmiştir.

ÇANAKKALE - 18 Mart, Birinci Dünya Savaşı içinde ayrı bir özelliği olan, tarihin kaderini değiştiren, yaşamak hakkına şerefi ile ulaşan bir milletin kahramanlık destanının yazıldığı tarihin, Çanakkale Deniz Zaferi'nin 94. yıl dönümü...

İngiliz ve Fransız ortak saldırılarına karşı savaşılan bu cephede cereyan eden muharebeler, denizden ve karadan olmak üzere yaklaşık bir yıl sürdü. Çok şiddetli çarpışmalar oldu, Türk ordusu canları pahasına büyük bir zafer kazandı.

Çanakkale Savaşları'nda 18 Mart Deniz Zaferi'nin ise önemli bir yeri bulunuyor. 18 Mart, yersiz bir gururun Karanlık Liman'da boğuluşunun tarihlere kaydedildiği gün oldu.

NE LİMAN, NE DE FABRİKA VARDI...
1914'te Osmanlı, yorgun ve halsizdi, Avrupalılar'ın deyimiyle ''hasta adamdı''. Birinci Dünya Savaşı'na girecek durumda değildi. Yeni çıktığı Balkan Savaşı'nın yaralarını saracak zaman bile bulamamıştı. 1911 Trablusgarp ve 1913 Balkan muharebeleri yenilgileri Osmanlı'nın adeta belini bükmüş ve kendisine gelmesini çok zor bir sürece sokmuştu.

Genç Türkler iktidara geldiği 5 yıl içinde büyük toprak kayıplarına uğramıştı. En değerli ordularını bozgunda kaybetmiş, kucak dolusu paralar ödenerek dışarıdan satın alınmış silah, top, cephane ne varsa onlar da Ekim ve Kasım ayının çamurlu, yolsuz Rumeli topraklarında düşmana terk edilmişti.

Koca imparatorluk, çağın, sanayi devriminin, bilim ve teknolojinin çok gerilerinde kalmış, zengin Avrupalılar'ın ''kapitülasyon'' denilen ekonomik ve mali boyunduruğu altında ezikti. Ülkede ne sanayi denebilecek bir tesis, ne de tam anlamıyla yapılan bir tarım vardı. Gaz yağından iğnesine, silahından mermisine her şey için dışa bağımlı olan memlekette ne düzgün bir yol, ne bir liman, ne de fabrika vardı.

İhmale uğramış, insanları fakir ve okutulmamış, devlet yönetimi çürümüş, hazinesi tamtakır olmuştu. Bir yıl öncesinden beri Alman askeri Türk ordusunda geniş ıslahat yapmış, fakat Balkanlar'daki yenilgiler büyük zarar getirmişti. Birçok bölgede asker aylardan beri maaşını alamamış, orduda moral kalmamıştı. Donanma da mutsuz ve demode bir haldeydi. Çanakkale'deki Garnizon perişandı. Silahları ise çağdışı idi.

Siyasal durum ise tam bir karmaşa idi. İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne bağlı olan Genç Türkler, 1909'da padişahı tahtan indirerek, pek çok çevrede ,özellikle aydın çevrede tam bir destek kazanmıştı.

Ancak, 5 yıllık savaş ve iç bunalımlar gereğinden de fazlaydı. İmparatorluğun derme çatma hükümeti, bir başka hükümeti iş başına getirerek kuvvetlenmek, durumu düzeltmek imkanını da kaçırmış, Genç Türkler'in enerjileri ise kendi başlarını kurtarmanın umutsuz mücadelesinde tükenmişti.

Artık ne demokratik seçimlerden, ne özgürlükten, ne bütün ırkların eşitliğinden ne de hilal altında birleşmeden bahseden yoktu. Mali yönden hükümet iflas etmiş, eski zorbalık ve irtikap günlerine geri dönülmüştü. Bağdat ve Kudüs gibi dış eyaletlerde mahalli idareler korkutucu bir durumdaydı. Her an herhangi bir aşiretin bağımsızlığını ilan etmesi mümkündü.

Durum böyle olunca İttihat ve Terakki yönetimi de halkın gözünden iyice düştü.

Dünya kaçınılmaz bir paylaşım savaşına doğru yönelirken, Osmanlı İmparatorluğu da bu savaş karşısında tarafsız kalamayacağını fark etti. Bu durumda yapılabilecek en doğru hareket ''ölünecekse savaşarak ölmek'' idi. Halk ve İttihatçı üyeler, Osmanlı'nın savaşa girmesine taraftar değildi. Bu arada Alman Ordusu'ndan yetkililer, Türk askerini eğitmeye başlamıştı.

İttihatçılar Almanya yerine İngiltere ve Fransa'ya yakınlık duyuyorlardı. Almanya, sadece Enver Paşa ve diğer subaylara yakın geliyordu. Çünkü, Almanya'da eğitim görmüşlerdi. Almanlar da ittifakta çok istekliydi.

İngiltere, Genç Türkler'in iktidarına güvenmiyor ve onlarla ittifak yapma teklifini reddediyordu. Ancak durum böyle olmasına karşılık Osmanlı üyelerinden Hakkı Paşa, İngiltere ile problemli konuları halletmek ve ittifaka zemin hazırlamak amacıyla Londra'ya gönderildi.

Diğer yandan, Balkan savaşları sırasında edinilen borçların tasfiyesi ve yeni borçlar için Maliye Nazırı Cavit Bey Fransa'da faaliyette idi. Fransa da tıpkı İngiltere gibi borç yanında kapitülasyonlardan vazgeçmeye ancak diğerleri vazgeçerse razı olacağını belirtti.

Rus ordusu ise güçlü ve disiplinliydi. Ancak sanayisi, siper savaşı için gerekli cephaneyi ve ağır obüs toplarını yeter ölçü ve zamanda yetiştirecek derecede gelişmemişti. Bu bakımdan İngiltere ve Fransa geri durumdaydı. Bunun yanında, Rusya'nın en işlek liman ve demiryolları Karadeniz ve Baltık Denizi'ndeydi. Bu, Rusya'nın birinci yoluydu. Bu yolu açıp kapamak Osmanlı Devleti'nin elindeydi.

Osmanlı Hükümeti için boğazları kapalı tutmak gerekliydi, seferberlik zorunluydu. İttihat ve Terakki büyüklerinde ne diplomasi, ne yönetim, ne de genel siyasal bakımından bir iktidar yoktu.

Dünya kaçınılmaz bir savaşa giderken, ''hasta adamın'' kendi yaralarını sarmaya dermanı yoktu...

Osmanlı, çok zor bir döneminde kendini savaşın içinde bulmuştu ve bu sıralarda Enver Paşa, Mustafa Kemal'i Sofya'ya Türk Elçiliği'ne ataşelik görevine göndererek, oradan uzaklaştırdı.

Çünkü Mustafa Kemal, Osmanlı'nın henüz savaşa girecek durumda olduğuna inanmıyordu. Bunun için henüz erken olduğunu düşünüyor, ayrıca Almanlara da güvenmiyordu. Mustafa Kemal, savaşın başladığını öğrenince Sofya'dan telgrafla aktif hizmete verilmesini istedi ancak Alman aleyhtarı olduğu için kabul edilmedi.

Kendisine haber gönderildiği zaman o zaten kendiliğinden işi bırakarak Anadolu'ya dönmeye hazırlanıyordu.

Rus limanları bombardıman edildikten sonra Rusya, fiilen 31 Ekim'de Doğu Beyazıt'ın kuzeyinden sınırı geçti, İngilizler de ertesi gün Akabe'yi bombaladı. 3 Kasımda Rusya, 5 Kasımda Fransa ve İngiltere Osmanlı'ya savaş ilan etti.

Osmanlı'nın karşı savaş ilanı ise 11 Kasım 1914 tarihinde yapıldı. Padişah V. Mehmet Reşat, savaşın ilanından 3 gün sonra 14 Kasım 1914'te ''Cihad-ı Ekber'' ilan etti.

ntvmsnbc.com     Bu haber 4089 kere okundu.
Bu Habere Oy Ver :
Toplam 5 ziyaretçiden 4 puan
GÜNDEM ÜSTÜ
ANKET
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için oyunuzu kime verirsiniz?
Kemal Kılıçdaroğlu/CHP
%34
Kadir Topbaş/AKP
%26
Ahmet Turgut/MHP
%6
Mehmet Bekaroğlu/SP
%11
Cevdet Tellioğlu/BBP
%5
Ahmet Vefik Alp/DSP
%2
Mehmet Dülger/DP
%2
Kararsızım
%14
YAZARLAR
Ana Sayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Anket | RSS
Haber Sitesi’de yayınlanan her türlü haber ve yazı kaynak belirtilmeden kullanılamaz.
Copyright © 2009 Haber Sitesi
Yazılım : Medyasis